Kürdistanın devlet olmaya ihtiyacı var, aynı toprak üzerinde yaşayan insanlara değil.!

Birlik söylemleri  gündemi meşkul ediyor gibi.!

 Bu yapılırkende  gündem pek önemsenmiyor..  yapılan bütün çalışmaların merkezi  olan devletleşmenin  gerektigi,  dikkatlerden uzak tutuluyor   ve “birlik“ amaç haline geliyor..  Yazık.!!

İnsani  degerleri savundugumuz için, toplumsal yaşamı kolaylaştırmayı    dikkate alarak hareket etmek zorundayız.. Yoksa,‘ bizimle aynı kan taşıyor veya aynı cografyada yaşıyor..‘ diye birilerini savunacak durumda degiliz..

Bilindigi gibi ailenin* çıkarı gündem dşı olamaz.. Devlet  olmamıza savunmayan kesimlere gerektigi şekilde  davranılmazsa  Kürdistan davası zarar görecektir..

Örnek;

1-Bizimle ayni cogrofyada yaşamayanlar ve aynı “ırk“ta olmayanlar devlet olmamızı savunuyor..   Kürdistan Federe Yönetimi’ne  yardım ettikleri de görülüyor..  Ya da en genel anlamıyla düşmanca davranmyor..

2-Birde bizimle aynı cografyada yaşıyor ve aynı “ırk“ta olanlar bırakalım savunmayı, devlet olmamıza karşı  çıkıyor; Kürdistanın devlet olmasına   izin verilmemesi gerektigi söylüyor.. Ortam buldukça da düşmanlıklarını da gizlemiyor..vs.

Evet.! İnsanlıktan yana olanlar elbette birinci şıka dahil olanı tercih edecektir.. Aksi taktirde aynı cografya veya aynı “ırk“ tan hareketle, ikinci şıka girenleri  savunursa  aynı zamanda “ırkçılık“ ta yapmış olacaktır.. Ê bu da utanç vericidir,  suçtur.!

Demek istiyorum ki, hayatın her alanında oldugu gibi aile içinde de ortak hareket etmeyi sağlayan kültür  birligidir. Bundan dolayı da insanların çıkarları ve istekleri de ortak oluyor/du.. Bugüne baktığımızda, bu ortak yaşam şekli aile içinde de birçok alanda  bir şekilde değişmiştir..  Yani görünürde aile gibi ama, en genel anlamıyla ortak  özellik olmadıgı için, amaç ta aynı olmuyor..

Bundan dolayı sadece; Aynı cografyada yaşıyoruz, aynı  toplumuz..vb  anlayıştan  hareketle toplumsal  sorunlar degerlendirilemez..

Kısaca; Kürdistanın devletleşmesi amaç olduğu için, bu amaca hizmet etmeyenler “bizden“ olamazlar..

Hatırlatalım; İnsan sadece kötü düşündğü veya  kötü yaptığı için  yargılanamaz; İyi  düşünmediği ve  yapmadığı zamanda yargılanır..

Benzin dökmek  şart değil; Yangını  söndürmeye çalışmayan da    suçludur.!

Kürdistanın devletleşmesini savunmayanlar aynı zamanda işgalcidir.. Çünkü, onlar varolan durumu, statukuyu savunup   ülkede zulmün/yangının devam etmesini istiyor.

Sen anlamıyorsun herhalde.!  Kürdistan  ayrı bir ülkedir.  

Bir ülke yok sayıldığında ve insanları da  sözkonusu yabancıların okullarında mezun olduğunda, kendi değerlerine, yani bir bütün olarak kültürüne sahip çıkması  zor oluyor.! Kürdistanın ayrı bir ülke olduğu bilince çıkarılmadığı sürece, “hak ve halklar” şovu daha çok yapılacaktır..

Evet, Kürdistanın davası halk türünden belirlemelerle  savunulmaz. Çünkü, bu ülkenin toprakları işgal edilmiş ve bugüne kadar yok sayılmıştır.. Bunu merkezine koyup hareket etmeyen bütün çevreler “katil”  (BM’in “Kültürel katliam“ tanımı hatırlansın) oluyor.  Çünkü, ülke insanı devletsiz olduğu için hergün katlediliyor. Bunu görmemezlikten gelip, insan hakları savunucuğunu yapanlar olsa olsa, misyonerlik yaparak Kürdistana düşmanlığını sürdürüyor..

*Kürdistan zorla parçalanmış bir ailedir.. Bunu yeniden  birleştirmek istiyoruz.. (Mesud Barzani) 

 Yazıya ek gibi

http://madiya.net/yazilar/guncel/turk-devletinin-yeni-kus-tuzagi/  

 Türkçesi: “HİÇBİR ŞEY İSTEMİYORUZ!” demek istemişti.

Yeme kanıp gidenlerin üzerine yine elek düşmüştü.

Şimdi yeniden sahneye çıkarıyorlar, Neçirvan’a Mesrur Barzani’ye Talabani’nin çocuklarına selamlarımı söyleyin, Kürtler birlik olsun sözleriyle Kuşlara yem atılmış elek diktirilmiştir. Kuş bile elek tuzağına ikinci kez kolay kolay düşmemişti. Türk devletinin yeni kuş tuzağı

Yorum bırakın