Başkan Barzani: Durum tehlikeliydi, cepheye gidip görevimi yaptım

Başkan Mesud Barzani, DAİŞ’in 2014’teki saldırısının ilk günlerinde tehlikeyi sezdiğini ve cepheye gidip savaşa doğrudan komuta ettiğini söyledi.

2017’deki bağımsızlık referandumu süreciyle ilgili soruları da yanıtlayan Başkan Barzani, kendisi için en büyük kazanımın Kürdistan halkının yüzde 93 oranında bağımsızlığa evet oyu vermesi olduğunu ifade etti. Barzani, bazı ülkelerin referanduma destek olmayacaklarını ancak karşı da çıkmayacaklarını söylediklerini ancak bu ülkelerin sözlerinde durmadıklarını belirtti:

MBC1: Bu ülkeler hangi ülkelerdi?

Başkan Barzani: Birçok ülke vardı ama farklı derecelerde.

MBC1: İran ve Türkiye?

Başkan Barzani: Onlar çok karşıydı ve düşmanlık bayrağını yükselttiler. Tüm komşu ülkeler…

MBC1: Hiçbir şeyde anlaşamasalar da sizinle ilgili konuda anlaşıyorlar.

Başkan Barzani: Evet, bunu gördük.

MBC1: Bir gün bu rüyanızın gerçekleşeceğine inanıyor musunuz?

Başkan Barzani: Önemli olan, bizim güçlü bir temel atmış olmamızdır. Ben rüya demiyorum. Benden sonraki nesiller, onlardan sonra gelenler görecekler.

MBC1: Kürtlere inanıyor musun?

Başkan Barzani: Evet, şüphesiz… İnanıyorum ve eminim ki Kürtler hiçbir şekilde zulme teslim olmayacaklarını kanıtlamışlardır.

https://www.kurdistan24.net/tr/news/446652d1-4c7d-476a-a221-e7884cce9ac8

..

 Unutulmasın ki, böyle bir sorumluluk bilgi birikimine bağlıdır, niyete bağlı değil.  

 Kürdistanı savunmak için bilgi birikimi, yemeğin  iyi olması için malzemenin kaliteli olması lazım.!

Çünkü, iyi ve hoş olanı öğrendikten sonra, kötü ve pis olanı kabul etmek mümkün değil.. Daha önce hoşuna giden bir yemeği, başka zaman, başka yerde yaptıklarında beyenmezsin.. Çünkü, yemekte kullanılan malzemeler iyi degil.. Sadece sosu/salçası senin damak tadına uyuyor..

Kürdistanın devlet olması doğal bir istek olarak kabul edildiğinde, ve bunun sebepleri bilindiğinde.. karşı çıkanların öne sürdükleri bütün fikirler, bahaneler anında fark edilir.. Ve nasıl ki sadece sos ile yemek iyi olmuyorsa, karşı çıkan kesimlerin arada iyi şeyler söylemesi sadece sos olacaktır.. Bu da sağlığa zarar verecektir..

Şuna dikkat edilmeli.!

Yemeğin malzemeleri ve sosu iyi olur fakat, çeşitli sebeplerden tadında biraz fark olur.. O yemeğin kötü olduğu anlamına gelmez.. Belki de bünye, hava, kullanılan su.. degişmiştir.!

Sadece kullanılan sostan hareketle, yemekleri aynı görmek iyi olmadığı gibi, basit bir farktan dolayı yemeğin kötü olduğu da yerinde olmaz.. Bu da insanların aç kalmasına sebep olur, toplumun sağlığına zara verir..

Aynı coğrafyada yaşayan sağlıklı insanlar için, hava  ve güneş iyidir.. Fakat,  bu durum bile bütün insanları aynı şekilde etkilemez.. Çünkü, insanlar farklı bünyeye sahiptir.!

İyi ve kötü fikirleri savunanlar bazen birçok konuda aynı düşüne bilir ama, onların aynı düşünceye sahip oldukları söylenemez..

Örnek; Mustafa Barzani ve Mustafa Kemal.!

İki insan da kendi toplumun çıkarını amaç edinerek hareket etmiş/tir.. Ama dünya alemde biliyor ki ikisini kıyaslamak bile yerinde olmuyor.. Çükü, Barzani  cana kıymanın kötü olduğunu bilir ve bunun gereklerini yerine getirmek için uşraşmıştır.. Atatürk ise cana kıymanın gerekli olduğunu düşünür..

(Bağlı gibi)

Bizden biri olması iyi, yabancı olması kötüdür.!

 Herhangi bir kurum-kuruluşta yabancı olan birinin  yönetici olması zulümdür. Her toplum, kendine yararı olan  insanı bilir ve  temsilciyi de ona göre seçer. Çünkü, yaşam şekilleri (kültürleri)  aynı.. Birbirlerini iyi tanıyorlar..  yeteneklerini dikkate alarak  karar verirler..vs.

Aileyi en iyi bilen kendi üyeleridir, yabancılar değil.

Ailen hakkında yabancıların söz sahibi veya yönetici olması nasıl ki kötü oluyorsa, Kürdistan hakkında da yabancıların söz sahibi olması aynı şekilde kötü oluyor.. Hatta, ülkenin değişik bölgelerinden insanların başka bölgeler hakkında karar vermesi bile zararlı oluyor. Çünkü uzun bir dönem aynı ülkede yaşamakla birlikte birçok alanda farklı kültüre sahip olmuşlar.

Farklı kültürlere/dine sahip olan ülke insanı başka toplumların yaşam şeklini, değerlerini..vs yeterince bilmediği için, onlar gibi davranamaz.. Evet, onların sahip olduğu kültüre saygı duyarak hareket etmeye çalışır fakat, farkında olmadan herhangi bir davranış  veya konuşmada varolan toplumun değerlerine zarar verebilir.. Tabi ki, belki de aynı aileden olanlar bile, bu türden olumsuzluklar olabilir. Doğru.

Burda dikkat edilmesi gereken şudur; Aile içinde birilerinin olumsuz davranması ile yabancı birinin olumsuz davranması aynı şekilde görülmez.! Biri “bizden”, diğeri yabancı oluyor.. (Aynı anne-babadan olupta, aile  kültüründen uzaklaşan misyonerlerin yabancı olduğunu belirteyim)  

Uzatmadan; Yabancı, istediği kadar iyi niyetle hareket etsin, aldığı eğitimden dolayı ülkeye zarar verecektir.. Onun için, çeşitli nedenlerden dolayı başka bölgede bulunan yabancılar, topluma saygı duyup bölgeyi terketmeleri gerekiyor..  Evet, yabancılarla birlikte  ülke hakkında karar vermek yerinde olmadığı gibi, toplumsal yaşamı da  kolaylaştırmıyor..

Kürdistanın devlet olmasını isteyen bizden, istemeyen yabancıdır.!

Yorum bırakın